Bu aşamada, olay tutanağı hazırlanırken olaya tanık olan personel ve/veya diğer kişilerin adlarının ve mümkünse imzalarının tutanakta bulunmasının, ceza yargılaması sürecinde büyük önem arz ettiğine, öyle ki yargılamanın mağdur lehine sonuçlanmasına büyük katkı sağladığına özellikle dikkat çekmek gerekmektedir.
Ancak, maalesef uygulamada, hekimin BEYAZ KOD vermesine neden olan şiddet olayına yakından tanık olduğu halde çeşitli nedenler öne sürerek kollukta veya sonraki süreçte tanıklık yapmak istemeyen personel ya da diğer kişiler olabilmektedir. Yaşanan şiddet olayına yakından tanık olan personel ya da diğer kişilerin tanık olarak beyanda bulunmak istememesi ve bunun sağlanamaması, davacı mağdurun değerli tanık beyanlarından mahrum kalması, bu da ceza muhakemesi sürecinde beklediği sonuca ulaşamaması riskini barındırmaktadır.
Oysa ceza muhakemesi sürecindeki tanıklık, kamusal bir görevdir. Bu nedenle ceza hukuku kapsamında tanık ve tanıklıkla ilgili çeşitli düzenlemeler mevcuttur. Bu düzenlemeler tanıklara haklar sağladığı gibi yükümlülükler de yüklemektedir. Bu yükümlülüklerle ilgili olarak, kişinin Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) sınırlı sayıda belirtilen durumlar haricinde tanıklıktan çekinemeyeceğinin[13], tanıklarının çağrı kağıdı ile çağrılacağının[14], usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıkların zorla getirileceğinin[15], gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağının[16], yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında üç ayı geçmemek üzere disiplin hapsi verilebileceğinin[17] bilinmesi özellikle önemlidir.
Bu nedenle, gerçekleşen sağlıkta şiddet olayına tanık olan personel veya diğer kişiler, olay tutanağına imza atmak istemeseler bile olay tutanağında belirtilebilir ve adli süreçte tanık olarak gösterilebilir.
